Marketlerin dondurulmuş gıda reyonlarında sıkça tercih edilen balık kroketleri, pratik ve protein açısından zengin bir seçenek gibi görünüyor. Çocukların severek tükettiği, yetişkinlerin ise hızlı bir öğün çözümü olarak sepetine attığı bu ürünler gerçekten de sağlıklı mı? Etiketin arka yüzüne baktığınızda karşınıza çıkan uzun içerik listesi, aslında tahmin ettiğinizden çok daha karmaşık bir hikaye anlatıyor.
Etiketin Arka Yüzündeki Gerçek
Bir balık kroketinin içinde balık eti, galeta unu ve birkaç baharat olmasını beklersiniz değil mi? Ne yazık ki gerçek bundan oldukça farklı. Üretim aşamasında ürüne eklenen onlarca katkı maddesi, koruyucu ve stabilizatör sayesinde kroketler uzun süre bozulmadan kalabiliyor, çıtır dokuyu koruyor ve göz alıcı bir görünüme kavuşuyor. Ancak bu görünüm ve dayanıklılığın bedeli, vücudunuzun tanımadığı kimyasallarla tanışması oluyor.
Özellikle E kodları ile ifade edilen katkı maddeleri, çoğu tüketici için yalnızca bir harf-rakam kombinasyonu olarak kalıyor. E621 olarak bilinen monosodyum glutamat, lezzet güçlendirici olarak kullanılıyor ve umami tadını artırarak tüketici algısını etkiliyor. E407 kodlu karagenan ise jelleştirici ve stabilizatör olarak işlev görüyor. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi tarafından güvenli kabul edilse de, bazı hayvan çalışmalarında sindirim sistemi iltihabı ile ilişkilendirilmiştir.
Koruyucular ve Uzun Raf Ömrünün Bedeli
Dondurulmuş bir ürünün zaten soğuk zincir sayesinde korunduğunu düşünebilirsiniz. Peki neden hala koruyuculara ihtiyaç duyuluyor? Cevap basit: üretim, taşıma, depolama ve satış aşamalarında oluşabilecek herhangi bir kesintide ürünün bozulmaması için. Ancak bu koruyucular, özellikle sürekli tüketimde, vücutta birikerek alerjik reaksiyonlardan hormonal dengesizliklere kadar pek çok soruna yol açabiliyor.
Sodyum nitrit ve sodyum nitrat gibi maddeler, işlenmiş gıdalarda sıkça kullanılan koruyuculardandır ve renk ile koku koruma sağlar. Bunlar, nitrozamin oluşumu yoluyla kanserojen risk taşıyabilir. Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı, işlenmiş etlerdeki nitrit ve nitratı muhtemelen kanserojen olarak sınıflandırmıştır. Dünya Sağlık Örgütü, işlenmiş et ürünlerinin tüketimi ile kolorektal kanser riski arasında bağlantı olduğunu belirtir. Balık kroketleri balık bazlı olsa da işlenmiş formda benzer katkı maddeleri içerebildiği için dikkat gerektirir.
Trans Yağlar ve Kızartma Yağı Sorunu
Bir diğer gizli tehlike ise kızartma işlemi sırasında kullanılan yağlardan kaynaklanıyor. Birçok üretici, maliyet düşürme amacıyla kalitesiz bitkisel yağlar veya kısmen hidrojenize yağlar kullanıyor. Bu yağlar, tekrar tekrar ısıtıldığında trans yağlara dönüşüyor ve kardiyovasküler hastalıklar için ciddi bir risk faktörü haline geliyor.
Etiket üzerinde bitkisel yağ ifadesini gördüğünüzde rahatlamayın. Hangi bitkisel yağın kullanıldığı, nasıl işlendiği ve hangi sıcaklıkta kullanıldığı kritik önem taşıyor. Palm yağı gibi doymuş yağ oranı yüksek seçenekler, LDL kolesterolü artırıyor ve damar sağlığını tehdit ediyor. Meta-analizler, palm yağı tüketiminin toplam kolesterolü yükselttiğini doğrulamaktadır.
Balık Oranı Gerçeği
Paketin ön yüzünde gördüğünüz taze balık görselleri yanıltıcı olabiliyor. Çoğu balık kroketinde gerçek balık eti oranı yüzde 30-40 arasında değişiyor. Geri kalan kısım ise un, nişasta, su, katkı maddeleri ve baharatlardan oluşuyor. Yani aslında bir protein kaynağı olarak düşündüğünüz üründe, karbonhidrat ve katkı maddesi oranı balıktan daha fazla olabiliyor.
Daha da endişe verici olan, bazı üreticilerin balık eti yerine balık jeli veya yeniden yapılandırılmış balık kullanması. Bu terimler, farklı balık türlerinin artık parçalarının bir araya getirilerek enzimatik işlemlerle birleştirilmesiyle elde edilen yapay bir et formu anlamına geliyor. Bu işlem sırasında eklenen transglutaminaz enzimi, et yapıştırıcısı olarak bilinir ve Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi tarafından güvenli kabul edilmekle birlikte, bazı ülkelerde etiketleme zorunluluğu getirilmiştir.

Allerjen Gizlilik Sorunu
Balık alerjisi olanlar veya çocuklarında bu konuda hassasiyet bulunan ebeveynler için balık kroketleri bariz bir tehlike gibi görünse de, asıl sorun çapraz kontaminasyonda gizleniyor. Aynı üretim tesisinde soya, süt ürünleri, yumurta veya kabuklu deniz ürünleri de işleniyorsa, etiket üzerinde açıkça belirtilmese bile ürün bu allerjenlerle temas etmiş olabiliyor.
Ayrıca, paneleme işleminde kullanılan yumurta tozu veya süt tozu gibi bağlayıcılar, alerjisi olan bireyler için ciddi sağlık riskleri yaratıyor. Etiket okuma alışkanlığınız yoksa, bu gizli ingredyanları fark etmeniz neredeyse imkansız.
Çocuklar İçin Ekstra Risk
Renkli ambalajları ve eğlenceli şekilleriyle çocukların ilgisini çeken balık kroketleri, en savunmasız tüketici grubunu hedef alıyor. Çocukların metabolizması, katkı maddelerini yetişkinler kadar etkili işleyemiyor ve vücutlarında daha uzun süre kalabiliyor. Özellikle yapay renklendiriciler, hiperaktivite ve dikkat eksikliği ile ilişkilendiriliyor. Southampton Üniversitesi’nin 2007 yılında yaptığı çalışma, bazı sentetik renklendiricilerin hiperaktiviteyi artırabileceğini göstermiştir.
Fosfat katkıları, çocuklarda böbrek fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir çünkü yüksek fosfat alımı böbrek yükünü artırır. Yüksek sodyum içeriği erken yaşta hipertansiyon riskini artırıyor. Bir porsiyon balık kroketinin günlük sodyum ihtiyacının yüzde 30-40’ını karşıladığı ürünler yaygındır. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi, çocuklarda günlük sodyum üst sınırını 2 gram olarak önerir ve işlenmiş gıdalar bu sınırı aşabilir.
Akıllı Tüketici Olmak İçin Ne Yapmalı?
İlk adım, her zaman etiket okumaktan geçiyor. İçerik listesinde ilk sırada yer alan ingredyan, üründe en fazla bulunan malzeme anlamına geliyor. Eğer balık eti ilk üç sırada bile değilse, o ürün gerçek bir balık kroketi sayılmaz.
- E kodlarının ne anlama geldiğini öğrenin ve özellikle E621, E407, E250, E251 gibi tartışmalı olanlardan kaçının
- İçerik listesinde tanımadığınız kimyasal isimler varsa, o ürünü tercih etmeyin
- Besin değerleri tablosunda doymuş yağ ve trans yağ oranlarına dikkat edin
- Sodyum miktarının porsiyon başına 400 mg’ın altında olmasına özen gösterin
- Balık eti oranının açıkça belirtildiği ürünleri tercih edin
Ev yapımı alternatifleri değerlendirmek de önemli bir seçenek. Taze balık filetosu, yumurta, un ve baharat kullanarak hazırlayacağınız kroketler, hem içeriğini bildiğiniz hem de katkı maddesiz bir atıştırmalık sunuyor. Evet, biraz daha fazla zaman alıyor ama sağlığınız için yapacağınız bu küçük yatırım, uzun vadede size geri dönüyor.
Dondurulmuş gıda alışverişi yaparken paketin buz tutup tutmadığını kontrol etmek de önemli. Soğuk zincir kırılmışsa, ürün zaten bozulma sürecine girmiş demektir ve bu durumda koruyucular bile yeterli korumayı sağlayamıyor. Buzlanma veya renk değişikliği gördüğünüz ürünleri asla almayın.
Marketlerde organik veya katkısız etiketli ürünler bulmak giderek kolaylaşıyor. Evet, fiyatları biraz daha yüksek olabiliyor ancak içeriğindeki gerçek gıda oranı ve katkı maddelerinin yokluğu, ödediğiniz ekstra bedeli haklı çıkarıyor. Bilinçli seçimler yapmak, hem kendi sağlığınız hem de ailenizin geleceği için en değerli yatırımlardan biri. Her satın alma kararınızda etiket bilgilerini dikkate almak, uzun vadede sağlık harcamalarında yapacağınız tasarrufu da beraberinde getiriyor.
İçerik Listesi
